KOMŞULUK İLİŞKİLERİ


İnsan toplum halinde yaşayan sosyal bir varlıktır. Tek başına, insanlardan uzakta, ıssız yerlerde yaşaması, hayatını devam ettirmesi mümkün değildir. Evinde, iş yerinde, yaşadığı çevrede yanında, yakınında ve etrafında yaşayan başka insanlar olacaktır. İşte bu başka insanlara “komşu” denilmektedir. Dünyada huzurlu bir şekilde yaşamak ve âhirette de vâdedilen nimetlere ulaşabilmek için komşularımızla iyi ilişkiler içerisinde olmak zorundayız.
İnsanları dünya ve âhiret mutluluğuna ulaştırmayı hedefleyen yüce dinimiz İslam komşuluk ilişkilerine büyük önem vermiştir. Peygamber Efendimiz “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” (Sahihi Buhari, Tecridi Sarih Tercümesi 7/406) Cebrail bana geldi ve komşu hakkında o kadar tavsiyelerde bulundu ki komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim”. (Riyazüs-Salihin 1/339) buyurmuştur.
Kuran-ı Kerim'de yakın komşu ve uzak komşu ifadeleri kullanılır ve hem yakın komşuya, hem de uzak komşuya iyilik etmemiz emredilir. Konu ile ilgili olarak Ayeti Kerimede şöyle buyurulmaktadır: "Allah'a kulluk edin. O'na hiçbir şeyi or­tak koşmayın Ana babaya, ak­rabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine)  iyi davranın… Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez." (Nisa 4/36)
İyi komşularla bera­ber olan kimse huzurlu ve mutlu olur. Onun içindir ki Peygamber Efendimiz (S.A.S.) Hadis-i Şerif­lerinde: "Ev almadan önce komşunuzu, yola çıkmadan önce arkadaşınızı araştırınız." (Aclûnî Keşfül Hafa 1/178) bu­yurmuştur. Başka bir Hadis-i Şeriflerinde insanı mutlu ve huzurlu kılan üç şeye temas ederek şöyle buyurmuştur:"İyi komşu, uysal bir binek ve geniş ev, kişinin saadetini sağ­layan hususlardandır." (Ahmed b. Hanbel Müsned 111/407) Atalarımız “komşu komşunun külüne muhtaçtır” demek suretiyle komşuluk ilişkilerine ve iyi komşunun önemine çok güzel işaret etmişlerdir.
Komşuya iyi muamele etmek, ona sıkıntı vermemek imanın alameti olarak ta zikredilmiştir. Peygamber efendimiz“Allah’a ve ahiret gününe iman eden komşusuna eziyet etmesin (sıkıntı vermesin), Allah’a ve ahiret gününe iman eden misafirine ikramda bulunsun, Allah’a ve ahiret gününe iman eden ya hayırlı söz söylesin yahut sussun.” (el-Lü’lüü vel Mercan H.NO:19) buyurmuştur. Bu hususta yine şu Hadisi Şerif rivayet edilmiştir. Peygamber Efendimiz üç defa Vallahi iman etmiş olmaz, dedi. Kim iman etmiş olmaz Yâ Rasulallah? Dediler. “Komşusu şerrinden emin olmayan kimse buyurdu. (Riyazüs-Salihin 1/341)
Yüce dinimiz İslam komşuların birbirlerine ikramlarda bulunmalarını da emretmektedir. Peygamber Efendimiz yukarıda 1 no lu Hadisi Şerifte ifade ettiğimiz gibi Komşusu açken tok yatanın gerçek Mü’min olmadığını ifade ettiği gibi (İbni Ebi Şeybe Musannef, İman ve Rüya 6) başka Hadisi Şeriflerinde de, gerek şahıslara hitaben gerekse topluluğa hitaben komşulara ikramda bulunulmasını, yapılan ikramın kıymetsiz de olsa geri çevrilmemesini emir buyurmuşlardır. Ashaptan Ebu Zerre hitaben “ Ey Ebu Zerr! Çorba pişirdiğin zaman suyunu fazla koy ve komşuna da ikram et.” (Riyazüs-Salihin 1/341) “Ey Mü’mine hanımlar! Komşunuzun ikramı -yanık bir koyun paçası da olsa-hakir gör (üp geri çevir) meyin”  (Riyazüs-Salihin 1/343) buyurmuştur.
Yukarıda geçen Ayeti Kerimede de işaret buyrulduğu gibi İkrama layık olan öncelikle yakın komşudur. Daha sonra sırası ile uzak komşular gelmektedir. Bu hususu Peygamber Efendimiz de Hz. Aişenin  İki komşum var hangisine ikramda bulunayım?” sorusuna “Kapısı sana daha yakın olana (ikramda bulun).”  demek suretiyle izah etmiştir. Ahirette ilk hesaplaşmanın komşular arasında olacağı ifade buyurulmuştur. (et-Terğib vet-Terhib 3/134)
Komşu haklarını sıralayan Hadisi Şeriflerinde Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşlardır. “Aile fertlerinden ya da malından korktuğu için komşusunun kapısını kapattığı (kilitlediği) kimse (gerçek) Mü’min değildir. Komşusu şerrinde emin olmayan kimse (gerçek) Mü’min değildir. Komşunun komşu üzerindeki hakları nelerdir. Bilir misin? Yardım istediği zaman yardım etmen, borç istediği zaman borç vermen, fakir düşerse yardımcı olman, hastalandığı zaman ziyaretine gitmen, sevinçli anlarında yanında bulunup tebrik etmen, sıkıntılı anlarında yanında bulunup taziye (teselli) etmen, cenazesi olduğu zaman cenazesinde bulunman, izni olmadan evini onun evinden yüksek yapıp (güneşine ve) rüzgarına mani olamaman, pişirdiğin yemeğin kokusu ile onu rahatsız etmemen, kokusunu duyarsa pişirdiğinden ikram etmen, evine meyve-sebze aldığında ona da ikram etmen, ikram edemeyeceksen onları görmeden eve getirmen, çocuğunun komşunun çocuğuna ikram etmeden elinde meyve ile dışarı çıkmasına izin vermemendir. (et-Terğib vet-Terhib  3/136)
İslam komşuluk ilişkilerine ve komşuya iyi davranmaya bu kadar önem vermişken, bu günkü kent yaşamında, çok katlı binalarda sürdürülen hayatta çok daha dikkatli olmamız gerekmektedir. Ne yazık ki, bu gün bu kurallara yeteri kadar riayet etmediğimiz için komşular arasında huzursuzluklar meydana gelmektedir. Oysa yapacağımız işler üçüncü bir kişiyi ilgilendiriyorsa, o işi bir kere daha düşünerek yapmamız gerekmektedir. Kendimizi onun yerine koyarak hareket etmemiz gerekmektedir. Müslüman kendisine yapılmasını istemediği şeyi başkasına yapmaz. Peygamber Efendimiz “Müslüman elinden ve dilinden diğer Müslümanların emin olduğu kimsedir” (Buhari İman 9) buyurmaktadır. Yani Müslüman eliyle kimseyi incitmez, diliyle kimseyi incitmez. Onunla karşılaşan kimse “Bu Müslüman’dır, bundan bana bir zarar gelmez, hatta fayda gelir.” diye düşünmelidir. Müslüman diğer insanlara bu imajı vermelidir.
Yine Efendimiz (a.s.) şöyle buyurmuşlardır: “Sizden herhangi bir kimse kendisi için istediğini başkası için de istemedikçe (gerçek manada) iman etmiş olmaz.” (Buhari İman 12) Öyleyse kendimiz için istediğimiz şeyleri başkaları, özellikle de komşularımız için de istemeli, kendimiz için istemediğimiz şeyleri başkaları öncelikle ve özellikle de komşularımız için de istememeliyiz.
Ayeti Kerimeler ve Hadisi Şerifler ışığında özetle ifade etmeye çalıştığımız bu kurallara uyduğumuz takdirde komşular arasında, dolayısıyla toplumda huzursuzluklar ve kırgınlıklar yok olacak, huzur ve mutluluk hâkim olacaktır. Huzur ve mutluluk dolu günler dileğiyle.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sıhhi Tesisat Yönetmeliği

Kalorifer Tesisatı Yönetmeliği

Genel kurul kararı olmadan yapılan işler SORU - CEVAP